Yazı boyut :

Benî beşere üflenecek olan rûh, Berzah-ı Evveli yani yaratılacak olan zerrelerin beklediği âlemden, dünya âlemine ve insanların cismi ve vücuduna girerken çok ağlar ve girmek istemez.

Çünkü, kendi bulunduğu âlem, nurâni bir âlem olup, gelmekte olduğu âlem zulmâni yani karanlık bir âlem olduğu için, vücuda girmemek üzere melaikeleri çok uğraştırır.

O rûhu vücuda sokmak için gelen melaikeler, rûhu teslim almak için gelen melaikelerden daha kuvvetlidir. Rûhu vücuda üflemek, çıkarmaktan üç derece zordur. İnsanların rûhlarını üflemek için inen meleklerin adedi iki yüz doksan dokuzdur. Zerre denilen nesnenin dokuzda biri sudur, sudan anlatılmak istenen meni damlasıdır. Kalan sekiz kısım Rûh’ta bulunur. Bir kişinin rûhu teslim alınırken, dokuzda biri cesette kalır, sekizi ise Berzah’a gider. Aklın da dokuzda biri rûhtadır. Bu şöyle anlatılabilir, yeni doğan bir çocuk, ilk olarak bir eşyaya bakar, maddeyi tanır, sonra bir ses duyup, işitir. Bu hisler, aklın özelliklerindendir yani başlangıcıdır. Aklın, dokuzda biri rûhta olduğu için, gördüğü şey ve işittiği sesin içyüzünü, esasını algılayamaz, bilemez. Yani anlayamaz, ta ki onbeş yaşını tamamlayıncaya kadar. Onbeş yaşını tamamlayınca, o bebeklikten gelen, öğrenilmemiş olan akıl, olgunlaşıp alması gereken yerini alır ve eşşiz bir hale gelir. İşte o zaman, Cenab-ı Hakk’ın emirleri üzerine yaşanması gerektiği teklifini kabul edip, ona göre hareket etmek için vazifeli, mükellef olmuş olur. O, öğrenilmemiş akıl da bu teklifi kabul eder. Günah ve yasaklanmış olan bölümleri de kabul eder.

Eğer akl-ı selim yani iyi ve kötüyü farkedebilen, doğru düşünen olursa sadece Teklif-i İlahi yani Allah’ın teklif ve emirlerini kabul eder, günah ve yasaklanmış olanları beğenmez ve asla kabul etmez.

Rûh vücuda üflenmeden önce, o ceninin annesi bir hal etkisinde kalır ve ölü gibi olur. O zaman melaikeler o çocuğun rûh ve zerreleri ile inerler. Cenab-ı Hakk’ın emriyle, rûha karşı üç yüz söz ile konuşmaya başlar ve kendisine iletirler.

Birincisi, “Ya Rûh, Cenab-ı Hak seni, Kelimetü'ş-şehâde’yi yemin ve söz günü olan, ahd ü misâk günü ortaya çıkan sözlerine göre uygulaman için var edip yaratmıştır”

İkincisi, “Ya Rûh, seni dince yasaklanmış olan bütün haram ve günahlardan uzak olman ve bütün emredilenlere uyman, boyun eğmen için yaratmıştır”

Üçüncüsü, “Ya Rûh, sen devamlı uyanık halde ol. Nefsin arzularına uyarak, emir ve yasakları unutacak olursan, Gılaz-ı Şedid Melekleri sana sıkıntı çektirir, işkence ederler”

Dördüncüsü, “Ey Rûh, biz seni şimdiye kadar beşyüz alemde dolaştırdık ve bu dünyaya gelinceye kadar o kadar alemi sana gezdirdik ve gösterdik”

Beşincisi, “Cenab-ı Hakk’ın insanlara bağışlayacak olduğu dokuz yüz bin ilim, iyilik, lütuf ve rızık, Allah’ın emirlerine uyup, izlersen sana helaldir. Yok eğer uymazsan, Summe le tus’elunne yevmeizin anin naîm-Nihayet o gün dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz ayet-i kerimesinin ne demek istediğini anlarsın. Dünya hayatında sana vereceği maddi nimetler bütün nimetlerin seksen dokuzda biridir”

Altıncısı, “Ey Rûh, seni Cennet ile müjdeleyecek olan melaikeyi karşılamak için çabala, Cehennem ateşi ile korkutup, uyaracak olan melaikeden sakın”

Yedincisi, “Ey Rûh, bil ki sana bildirmiş olduğumuz bu nasihat ve tavsiyelere uymadıkça, biz sana lanet ederiz”

Sekizincisi, “Ey Rûh, ananızı zahmet, zorluk ve sıkıntıya düşürme. Türlü türlü yemek ve meyve bekleyerek onu rahatsız etme”

Dokuzuncusu, “Ey Rûh, sen şu girmiş olduğun yer ve bedene bir bak. Cenab-ı Allah’ın kuvvet ve kudretini anlamak için başka birşeye gerek yoktur”

Rûh, vücuttaki yedi uzvu yani âzâyı görünce (secde ; yüz, iki avuç, iki diz, iki ayak) daha da çok ağlar. Çünkü bu yedi uzuvun işleyecek olduğu günahları anladığından dolayı çok üzülerek özlemle ağlar. Melaikenin bildirdiklerini duyarak anlayan kişiler de vardır. Onlara Ehl-i Yakaza (dikkatli ve uyanık olanlar) denir. Tavsiye ve nasihat edip bildirdikten sonra, iki melek rûhu üfler.

Ve Cenab-ı Hak Teâlâ Hazretleri’nin El-Hayy ve El-Muhyî olan kıymetli isimlerinin tecellisi ile rûhlu mahluk yaratılmış olur.

Görevi biten melekler ayrılır ve terbiye görevi için diğer melekler gelir. Ve mahluk anne karnında iken yine meleklerin terbiyesi altında olur. Bu meleklerin hizmet, koruma ve terbiyesi, insan dünyadan ahirete intikal edinceye kadar devam eder.

Anahtar Kelimeler
ruh üflenmesi