Yazı boyut :

DERVİŞÂNA İHTAR
HAZRETEL ÜSTÂZIN İHVÂNLARA HİTABEN YAPTIĞI
ÇOK ÖNEMLİ SOHBETİN ANLATIMIDIR

Bu sohbette, burada bulunmamızın neticesinden ve bağlı olmakla iftihar ettiğimiz tarikatımızla ilgili bazı adaptan, başlangıç olarak bahsedeceğiz. Her ne suretle olursa olsun tek vücut olarak ve bir diğerinize yardım ederek, size bildireceğim sınırlara uyarak, harekete gayret ediniz. Asrımızda, herkes benliğine, makam ve diğer dünyevi bakış açısıyla bakarak, sanki ölmeyecekmiş ve kıyamet yokmuş gibi hüzün verici bir hale yenilerek, bu hal ile vakit geçirmeye başlamıştır. Dünyanın haline ve toplumları sarmış olan hadsiz-hesapsız zulüm ve bozukluğa bakarak, sorumluluğumda olan irşat ve terbiye vazifesini yerine getirmeye ilim ve kabiliyetimin yeterli gelmeyeceğinden, ümitsizlik derecesinde kalarak beş defa halk arasından çekilmek ve Medine-i Münevvere'de , çekilip ibadet etmek ve Ümmet-i Muhammed'e dua ile ömrümü geçirmek için Cenâb-ı Mefhar-ı Âlem Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz'den mezuniyet istedim. Cenâb-ı Resûlullah, kesinlikle halk arasından çekilmeme razı olmadılar. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimiz'in benim halk arasından çekilmeme razı olmamaları, cüz'î küllî (az-çok) benden Ümmet-i Merhûmeleri'ne faydaların olacağına işaret etmektedir.

Şimdiye kadar köyümüze ve diğer yerlere ait birçok işlerle meşgul olduk. Bu işlerin önemli kısmı, çoğunlukla başarıyla sonuçlandı. Her ne kadar meşgul olunacak daha belirli bir miktar işler varsa da onlar, bir vakitte tamamlanacaktır. Bundan sonra hakiki irşad seccadesine oturarak, bütün gayretimi, Ümmet-i Muhammed'in irşadı ve onları Hak yoluna ulaştırmak için sarf edeceğim. Bundan sonra ihvânın hali eskisi gibi olmayacak. Virdine, zikir ve vazifelerine devam etmeyerek boşu boşuna ömür ve vakit kaybedenler, belirlenen vakitlerini tamamladıklarında tarikattan uzaklaştırılacaklardır. Tekrar ediyorum, tek vücut olup, size bildireceğim sınırlar dairesinde yaşamaya gayret ediniz. Mesleğimiz, her bir (neş'e-i mevcudiyetimizde) yaşam sevincinde, idrakinde ve her bir nefis mücadelesinde yani her daim, her nefeste Cenâb-ı Hakk'a halini arz , nefsini hor görme, alçalma ve acizliğini anlamak mesleğidir. Kalplerimizin bu meslekte devam ve sabırla devam etmesi için, vazifemizin haricinde hiçbir şeye bakmamak ve onlarla meşgul olmamak lazımdır. Tarikat yolunun edebinde birinci şart budur. Kir ve ayıp görmek, kırk gün boyunca idrak-feyiz kapısını (algıyı kapatır), bereket kapısını kapatır. Kalp ve iç huzurundan mahrum eder ve Allah-u Teala Hazretleri’nin kullarına yardım kapısını kapatır. Evliyaullah'ın, o kimseye nazarları kesilir. Böyle geçen günler, halkın ayıplarını sohbetle geçen günler, tarikat neşesinden mahrum olunmak günleridir. Halkın ayıplarını görmek, evvela kimseyi şeriata ve tarikata aykırı işlerle meşgul ettirir. İkinci olarak, kendisinin haberi olmayacağı yönlerden, türlü çeşit manevi zarar ve kayıplara uğratır.

"Münker (şeriatça yapılması caiz olmayan şeyler) görüldüğünde, buğz-u fillah (bunu Allah için sevmemek) lazım değil midir?" denilirse, onun bir haddi vardır. Zira dinin yasakladığı davranışların her birini, takdir edilmiş bir ölçüye göre sevmemek lazım gelir. Haramların derecelerine göre duyulacak, buğz-u fillahın haddi, bu ölçüye göre belirlenmedikçe, yapılacak buğz, ancak nefsanî olacaktır. Örneğin, bir mümin bir kusur işlese, bu kusurunu konuşarak yüz kızartmak lazım gelmez. Bunun yerine, kendi yaptığın kusurlara bakmak ve bunların terbiyesi için sebepler aramak lazım gelir. Beyaz bir elbiseye nokta kadar siyah bir leke sürülse, göze çarpan bu nokta için elbiseyi çıkarıp atmak lazım gelmez. O noktayı gidermek yeterlidir. Sonuç olarak bir kimsenin Allah için bu ameli sevmiyorum diyebilmesi için, o had ve ölçüyü tam manasıyla idrak edebilecek ilme sahip olması lazımdır.

Son .

Zatların diğer menkıblerini okumak için lütfen ismine tıklayınız.
Hz. Muhammed S.A.V. Şeyh Şerafeddin K.S.
Anahtar Kelimeler
Nakşibendi Nakşibendi Tarikatı