3 İhlas-ı Şerif
1 Fatiha
DUA : Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. İla şerefi ruhun nebiyyi ve ila ervahi ve alihi ve ashabihil kiram ve ila ervahi eimmetil erbaa ve ila ervahi meşahina fittarikatil nakşibendiyyetil aliyye hassaten ila ruhi Ebul-beha, ebul-fukara, ebul-alemin hazretel üstaz (Şeyh Şerafeddin) EL-FATİHA
Hazreti Süleyman Aleyhisselam, Kudüs-ü Şerif'i kurup inşa ettiği zaman, orada 100 bin insan, 100 bin de cin amele çalışıyordu. İnşaata başlanıp 17 sene içinde bitirildi. Süleyman Aleyhisselam'a itaat edip emrine uyan insanlar olduğu gibi, Cenab-ı Hak Teâlâ'nın haberdar edip emrine soktuğu o kadar cin de vardı.
Hak Teâlâ, kendisinin emrine öyle bir rüzgâr vermişti ki, arzu ettiği zaman, ne kadar uzak olursa olsun, iki üç saat içinde oraya varırdı. Hazreti Süleyman, Kudüs-ü Şerif'i inşa edip bitirdiği zaman, Cenab-ı Hak Teâlâ Hazretleri’nin emrini bekliyordu.
Hak Teâlâ'dan Vahy-i İlahi inip emir geldi,
“Ya Süleyman, Hak Teâlâ selam eder ve inşasını bitirmiş olduğunuz bu tapınağın açılış merasimi için Medine-i Münevvere (Yesrib) adında bir yer seçti. Beraberindeki alim ve diğerlerinden istediğin kadar kişi seçip oraya gidip toplanınız. Orada dua edeceksiniz”.
Hazret-i Süleyman hazırlığa başladı. Kavminin alim, haberci ve ileri gelenlerinden 400 bin kişi seçti. Hak Teâlâ’nın emrine verdiği rüzgara bunlarla binip hareket etti. Cibril Aleyhisselam kendilerine kılavuz oldu. Bu yolculukta, Süleyman Aleyhisselam yanında bütün yaratılmışlardan vardı. Hazret-i Cibril’in tarifi üzere Medine-i Münevvere'ye gelip kondular. Süleyman Aleyhisselam, Medine-i Münevvere'ye vardığı vakit, Hak Teâlâ tarafından o vakitte hazır bulunan 7 bin büyük peygambere vahiy gelip, Medine-i Münevvere'de Süleyman Aleyhisselam'ın toplantısına katılınız diye emir geldi. Süleyman Aleyhisselam Hazretleri’nin ordusu toplanıp hazır olduklarında Cenab-ı Cibril Aleyhisselam, her bir gruba yerlerini gösterdi. Ve Süleyman Aleyhisselam ile bütün peygamberlerin ümmetlerinden alim ve ileri gelenlere, Mescid-i Nebevi (Peygamber Efendimiz'in mescidi) ve Ravza-i Mutahhara’nın (Peygamber Efendimizin kabri ile minberi arasındaki alan) bulunduğu yeri belirledi. Diğer grubu da ikiye ayırıp bir tanesine Kıbleteyn'i (Peygamber efendimiz Medîne-i münevverede öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs'ten Kâbe'ye döndürülmesi emrinin geldiği mescid), diğerine Kuba Mahallesi'ni ve hayvanlar ve diğer yaratılanlara da Uhud Dağı'nı belirledi ve yönlendirdi.
Cenab-ı Cibril Aleyhisselam buyurdu ki,
“Ya Nebiyallah, Cenab-ı Hak Teâlâ bana emir buyurdu, bu oturduğun yerin büyüklüğünü, kıymet ve şerefini sana bildirmek için görev aldım. Kâinatın yaratıcısı olan Cenâb-ı Rabbü'l-izzet Hazretleri bütün mahlukları yaratıp, her şeyi başlattığı zaman, bu yeri kendisine ibadet edilecek yerler içinde en şereflisi olarak belirledi. Ve dünyayı yarattığı zaman ilk defa baktığı yer bu makamdır. Adem Aleyhisselam'dan geleceklerin, bütün ruhların ve her şeyin yaratılmasına sebep olan, Hatem-ül Enbiya, Muhammed Aleyhisselam'a ibadet etmesi için seçilmiş ve ayrılmış olan yer bu makamdır. Burada kılacağınız iki rekât namaz, Allah Katı'nda, sizin şimdiye kadar yapmış olduğunuz bütün ibadetlerden daha üstün ve mübarektir. Cenâb-ı Rabbü'l-izzet sana bütün peygamberlerin şeref ve üstünlüğünü verse bile bu kılacağın iki rekât namazın fazileti bunlardan fazladır”
Süleyman Aleyhisselam, Cibril Aleyhisselam'dan bu müjdeyi işitince son derece hayret etti ve şaşırdı. Ve, “Ya Eminallah, burada ibadet etmek şimdiye kadar başka bir kimseye kısmet olmuş mudur?” dedi.
Cibril Aleyhisselam,
“Ya Nebiyallah bundan 125 bin sene önce Cenâb-ı Rabbü'l-izzet Hazretleri bana bu yeri bildirdi ve bu yerde o süre boyunca ibadet ile meşgul oldum. Ve beraberimde büyük meleklerden bir kaç grupta bulunuyordu. Bu makamın gerçeği budur. Bu Kıbleteyn makamı ise Hatem-ül Enbiya Muhammed Aleyhisselam Hazretleri ibadette iken, kıblenin yönünün değişme emri geldiği yerdir.
İnşa ettiğiniz Mescid-i Şerif'e dönerek iki rekât namaz kılarken, Kabe-i Muazzama'ya dönerek iki rekat namaz kılmanız için emir geldi. Burada Habib-i Ekrem Aleyhisselam'ın kılmış olduğu iki rekât namaz, Hazreti Adem Aleyhisselam'ın soyundan geleceklerin kıyamete kadar yapacakları tüm ibadetlerden, Allah Katı'nda daha üstün ve mübarektir. Bu Kuba denen yer ise, Cenab-ı Hak Teâlâ Hazretleri'nin 40 bin sene önce benim özel olarak dua etmem için belirlediği yerdir. Hatem-ül Enbiya Aleyhisselam'ın ilk Mescid-i Şerif'inin yapılacağı yerdir”.
Cibril Aleyhisselam sonra Uhud Dağı ile ilgili gerçekleri anlattı.
Hazreti Cibril'in tarifiyle Süleyman Aleyhisselam ve beraberindekiler iki rekât namazı kıldılar. Bu namazı takiben Hak Teâlâ Hazretleri, Cibril Aleyhisselam aracılığıyla kendilerine “Bu zamana kadar gerek sana, gerekse ümmetine bağışlamış olduğum ilim ve armağanların daha üstünlerine sizi eriştirdim” diyerek, Kur'ân-ı Azîmüşşan'da bildirilen EsteizuBillah “veheb lî mulken” Ayet-i Kerime'sinde anlatılan mülkten, Allah Katı'nda daha üstün olduğunu bildirdi. Bu toplantıda Süleyman Aleyhisselam'ın topluluğundan 800 bin askerde vardı. Ve bunun gibi cin topluluğundan 100 bin askerde oradaydı.
Cibril Aleyhisselam buyurdu ki,
“Ya Nebiyallah, Cenab-ı Hak Teâlâ sana bunca nimet ve iyilik bağışladı. Buna şükür olarak Hak Teâlâ, burada bulunan cemaate bir ziyafet düzenleyip bunları doyurmanı emir buyuruyor”
Süleyman Aleyhisselam cin topluluğuna emrederek, her bir kişi için birer balık getirtti ki balıkta tuzun ve sirkenin tadı dahi vardı.
Şam-ı Şerif'in etrafı ve Yemen arasında ne kadar meyve varsa hepsinden de getirtti. Her bir asker için birer pide verdi.
Dünyada bulunan bütün kuş ve hayvan çeşitlerinin en iyilerinden yemekler de hazırlattı. Ziyafet ve yemek hazır oldu. Cibril Aleyhisselam'a yemeğin nasıl yenilmesi gerektiğini sordu. Cibril Aleyhisselam daha önce bahsedildiği gibi oranın sahibi olan Hatem-ül Enbiya Aleyhisselam Hazretleri'nin şerefine olarak yenilmesi için tarif buyurdu.
Sonra,
“Ya Süleyman, Hazret-i Adem Aleyhisselam'dan şu ana kadar bu gibi nimet ve bu gibi ziyafet sofrası olmamıştır. Bu kadar şerefli ve leziz ve Allah Katı'nda kabul ve kutsal olan böyle bir nimet kimseye kısmet olmamıştır ve olmayacaktır” dedi.
Cibril Aleyhisselam'ın buyurduğu tarif üzerine yenilip içilen ziyafetten sonra Süleyman Aleyhisselam Zebur-u Şerif'i okumaya başladı. Ve sonrasında bir dua buyurdu.
Cibril Aleyhisselam tekrar,
“Bu senin sadakan, bunları beslemen ve yedirmen Allah Katı'nda o kadar kabul oldu ki bunun gibisi dünyada bir daha olmayacaktır. Hatem-ül Enbiya Muhammed Aleyhisselam'dan başka Peygamber'e kısmet olmayacaktır. Bu lütuf senin için, bu makamın sahibi olan Hatem-ül Enbiya Aleyhisselam’ın hürmetine verilmiştir” dedi.
Süleyman Aleyhisselam buyurdu ki,
“Ya Cibril-i Emin, Hatem-ül Enbiya’nın aslı ve hakikatından ve onun ümmetinin üstün özelliklerinden bahsedecek misiniz?”
Cibril A.s., Süleyman A.s.'ın makamına çıktı. Süleyman Aleyhisselam ile birlikte olanlara dinleyiniz dedi.
“Bu şerefi kazanmanıza sebep olan Hatem-ül Enbiya Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ın ismi Muhammed’dir. Ehl-i kitap yani Tevrat ve İncil-i Şeriflerde Ahmed’dir” Bu şekilde Efendimiz'in 2500 İsm-i Şerifi'ni bildirdi.
Ve Cibril buyurdu ki,
“Hak Teâlâ Hazretleri'nin bu isme karşılık olarak kendisine bağışladığı bereket ve cömertlik, tüm peygamberlere verilmiş olan bereket ve cömertlikten çoktur. O'nun şu beldeye gelişi ve orada oluşu, mescid olarak kabul edilecektir. Buraya nuzül edip – inip, Hak Teâlâ Hazretleri'ne 125 bin sene boyunca yapmış olduğu ibadet ve duaların hepsini bir defada ümmeti için kabul edilmesini ister ve Hak Teâlâ Hazretleri'de bunu kabul edip ümmeti için bağışlar. Bir defa yapacağı dua ise 70 bin kişi için af ve kefaret olur. Ve yeni bir duası üzerine Ümmet-i Merhume'den 70 bin kişi kurtulacaktır. Bu 125 bin sene boyunca yapacağı duaların bir tanesinden ortaya çıkacak mutluluk ve fazilet bütün peygamberlerin ümmetlerine olan hizmetlerinden daha kıymetli ve üstündür. O Hatem-ül Enbiya Aleyhisselam burada şükür için iki rekât namaz kılacaktır. Onun sevabı da Ümmet-i Merhume'den göç etmek zorunda olanlara paylaştırılacaktır. Yani Allah'ın Emirleri'ni anlatıp yaymak için vatanından, memleketinden ayrılan kimselere verilecektir. Ya Süleyman, bugün bu kadar yaratılmışa vermiş olduğunuz ziyafet, Allah Katı'nda kabul olduğu gibi gayet özel ve sıra dışı bir ziyafet oldu. Ancak Hatem-ül Enbiya Muhammed Aleyhisselam'ın ümmetini doyurmak hazırlanan sofra, bu senin bunca yaratılana vermiş olduğun ziyafetten üstündür. Ya Nebiyallah, Ya Süleyman, Cenab-ı Hak Teâlâ Hazretleri , O Hatem-ül Enbiya Aleyhisselam'ın ümmetine, o bahsedilen şehirde bir saat bağışladı ve bağışlayacak ki, o ümmete verilmiş olan o saatler içinde bulunan mutluluk, fazilet ve ikram, Hak Teâlâ Hazretleri'nin sana bağışladığı mal-mülk, senin ve cümle toplulukların ömürlerinde sahip olacağı faziletler ve bağışlananlardan hayırlıdır.
Ya Nebiyallah o bahsedilen şehirde yine bir saat bağışlanacak ki o saatte bulunan yardım ve lütuf sayesinde 800 bin kişi affolup kurtulacaktır. İlk saatin anlamı Kadir Gecesi olup ikinci saat iftar vaktidir ki, o vakitte olan yardım ve lütuf sayesinde her akşam Ümmet-i Muhammed’den 800 bin asker affolup kurtulacaktır”.
Süleyman Aleyhisselam, Ümmet-i Merhume'nin üstünlüklerini tam anlamıyla anlayınca Cenab-ı Cibril Aleyhisselam'a,
“Ya Cibril, Hak Teâlâ Hazretleri bana bu yerde bu kadar iyilik, lütuf ve nimetler bağışladı. O Hatem-ül Enbiya hürmetine, O'nun ümmetinin hayırlı, kıymetli olanlarını görmek isterim, mümkün olur mu?” dedi.
Cibril Aleyhisselam,
“Rabbü'l-izzet vel azame Hazretleri'ne yalvar” dedi. Cibril Aleyhisselam, isteklerine Hak Teâlâ tarafından cevap getirdi. Kıyamet'e kadar gelecek olan ümmetten, her asırda bulunacak olan 313 Evliya’nın zerrelerini davet ederek, Süleyman Aleyhisselam'ın karşısında hazır ettirdi. Cibril Aleyhisselam, bu Evliya'ların hem kendi zamanlarında hem de diğer zamanlarda Ümmet-i Merhume için yapacakları görev ve kutsal hizmetlerini bildirdi. Sonra Süleyman Aleyhisselam'ın topluluğuna, hesap günü şahit olacakları gösterdi. Sonra Evliya’nın içinde, Resul-i Ekrem Aleyhisselam Hazretleri'nin Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’ye gidişlerinde, beraberinde bulunan Evliya’nın, yani 6 bin Sadat-ı Nakşibendi’nin şerefli zerrelerini gösterdi. Süleyman Aleyhisselam, bu Evliya’nın ve seçilmiş ümmetin hakikatlerini anlayınca Cibril Aleyhisselama, “Ya Cibril, Cenab-ı Hakk'ın bunlara vermiş olduğu lütuf iyilik ve yardımdan, bana ve Zebur-u Şerif'e hizmet eden Evliya'ya da pay verilmesi mümkün değil mi?” dedi.
Cibril Aleyhisselam, “Ya Nebiyallah, bu yardım ve lütuf, Hak Teâlâ’nın her şeyin başlangıcında Ümmet-i Muhammed için belirlemiş ve ayırmış olduğu yardımdır. Hiçbir peygamber ya da onların topluluklarına kısmet olmamıştır. Ya Süleyman, Ramazan-ı Şerif’te O'nun ümmetinden bir kimse talip olup, Allah rızası için oruca niyet ederse, Cenab-ı Hak Teâlâ’nın ona verecek olduğu lütuf ve yardım, senin sahip olduğun zenginlikten değerli ve yüksektir. O bahsedilen şehirde, O'nun ümmetine, Cenab-ı Hak her türden mutluluk bağışlayacaktır ki, o mutlulukların her biri sana ve tüm peygamberlere verilmiş olan mutluluğun derece olarak üstündedir”.
Büyük Evliya Hazeratı'ndan bir zat,
“Ya Nebiyallah, siz duaların kabul edildiği vakitte, Cenab-ı Hak Teâlâ’dan zenginlik dileyeceğinize, Ümmet-i Merhume'nin üzerine bağışlanan, yardım iyilik ve lütuflardan istemiş ve bunun için yalvarmış olsaydınız, Cenab-ı Hak bunu bağışlardı” dedi.
Süleyman Aleyhisselam, o zata buyurdu ki,
“Bulunacağınız zamanda, Allah'ın huzurunda yalvarırken beni anarsınız, bu bana yeter. Bu duanızı malımdan daha üstün görürüm ve ayrı tutarım”
Bu zat, zamanımızda ve hayatta bulunan,
Mevlana Abdurraûfu'l -Yemenî Hazretlerinin zerresi idi.
Bu tavsiye üzerine toplantıya son verildi.
Ramazan-ı Şerif'in faziletleri yazmakla ve söylemekle tükenmez. Bu kadar üstünlük ve armağanları, Ramazan-ı Şerif'in gece ve gündüzlerinde karşılayacağız. Bu hediyeler için gayret göstermeliyiz. En azından şunları yapmakta fayda vardır.
Birinci gece, kıbleye karşı oturup Ramazan-ı Şerif'in isimlerini okuyarak karşılayalım. Ramazan-ı Şerif'in sonuna kadar bu adaba uymak gerekir.
Önce Ramazan-ı Şerif'in birinci gecesinde gusül abdesti alıp
2 rekât Sünnet-i Salâtı Vüdû kılınır,
Kelime-i Şehadet getirilir,
70 Estağfirullah,
1 Fatiha-i Şerif,
11 İhlâs-ı Şerif okur.
Bunların sevabını Efendimiz'le, Sahabe-i Kiram'ın, hâssaten (özellikle) Ehl-i Beyt'in, Şuheda'nın (Şehitlerin) Ervâh-ı Tayyibeleri'ne (Temiz Ruhlarına) hediye etmeli.
Bu adap yalnızca birinci geceye özeldir.
Sonra o mecliste niyet eder. Farz olan Ramazan-ı Şerif'in bütün günlerinde oruç tutmak için. Orucun kıymetini azaltacak hal, hareketlerden kendini korumak için gayret eder.
Her akşam iftardan önce, sahurdan sonra ve imsakten önce 101 kere Estağfirullah der. Ramazan-ı Şerif'te gerek kendi evlatları gerekse bakmakla görevli olduğu kişiler ve fakirlere verilecek yemek ve masrafları, güzel bir şekilde razı olarak belirler ve dağıtır. Bunu yaparken, Ya Rabbi Şehr-ül Haram'dan yani haram aylardan muhafaza et demek de edeptendir.
Mümkün olursa, Kuran-ı Kerim’den hergün 3 cüz olsun okunmalı ve 24 saat içinde, 6-7 lira (5 dirhem) olsa bile fakir-fukaraya ve ihtiyacı olanlara sadaka verilmeli.
Cenab-ı Hak Teâlâ, bizleri Hakiki oruç tutan kullarından eylesin.
Amin, bi hürmetil Nebiyyin Âlemin
23 Şâbân-ı Muazzam 1347