Yazı boyut :

RAMAZAN - ORUÇ

Ramazan-ı Şerif’in günleri şans ve karşılıksız kazanç günleridir.

Bu mübarek ayın, gün, zaman ve saatlerinden yararlanmayan kimseler akılsız ve budaladırlar. Allah'ın affının bu kadar bol olduğu ayda, bundan habersiz olan kimseler ne kadar bilgisiz ve bu nimetlerden ne kadar habersizdirler.

Resûl-i Ekrem Aleyhisselam bir Hadis-i Şerif’te,
“Benim ümmetimden, Ramazan-ı Şerif'de bulunan faziletlerden ve Allah'ın affından mahrum kalan kimseler, eşkiya ve kalbi katı olanlardandır”

Ve başka bir Hadis-i Şerif'te de,
“Korkarım, benim ümmetimin ahmakları ve akılsızları ile cehennem dolacaktır” buyurmuşlardır.

Hak yolda ve uyanık yani yakazat halinde olan Ricalullah, Ramazan-ı Şerif’in içinde, sıradan insanlar için olan af ve faziletler hakkında buyurmuşlardır ki, “Her nefes için 700 fazilet ve af vardır” 

Sıradan Müslümanlara bu kadar fazilet var ise, Allah yolunda uğraşan, savaşan ve uyanık olmaya çalışan  kimselere ve bu mübarek ayın terbiyesini ve saygısını arayıp kollayan müminlere ne kadar fazilet olacağını düşünelim.

Ve bu mübarek ayın bu kadar bol olan af ve bereketinden ayrı kalmamak için gayret edelim.

Ve Minallah-it tevfik.

Ramazan-ı Şerif'e karşı göstermemiz gereken terbiye ve saygının en alt derecesi, hiç değilse ibadetlerimize engel olacak şekilde fazlaca karnı doldurmamak ve fazla konuşup söz söylememektir. Bu iki meseleye özellikle dikkat etmek lazımdır.

Bir kimse, bir günlük orucunu tam manasıyla tutabilirse, onun sevabı, kabul edilmiş olan Namaz ve Hacc-ı Şerif ziyaretinin sevabından üstündür. Ve geri kalan tüm ibadetlerin değerlerinin de üstündedir. Diğer bütün ibadetlerde, Cenab-ı Hakk'ın emri olduğu halde orucun bu kadar kıymetli olmasındaki sebep nedir diye sorulursa,Hadis-i Kutsi'de, Cenab-ı Hak buyurmuştur ki, Küllü ameli'bni Âdem lehû ille's-sıyâm fe-innehû lî ve ene eczî bih - Bütün ibadetler kullarım içindir, fakat oruç benimdir. Ben, o kula mükafatı kendim veririm” 

Yarın Ruz-i Mahşer'de yani hesap gününde, sorguya çekilip terazi  tartmaya başladığı zaman, bu ümmet-i merhume,Sıddık-ı Ekber Radiyallahu Ahn Hazretleri'nden başlayarak 125 sıra olup,hesapları görülecektir. O gün, Ümmet-i Muhammed'den bir grup olacak ki, dünyada işledikleri hayırlı işlerden kendilerine hiçbir şey kalmayacaktır. Mesela bir kişi başka birisinin arkasından çekiştirir yani gıybet ederse, 40 gün yapmış olduğu ibadetlerin sevapları kayıp olur, elinden gider. Bu gıybeti kimin hakkında yapmış ise sevabı ona yazılır. Eğer biri için iftira atar yani ona olmayan bir suç yüklerse, yedi sene boyunca kabul olacak ibadetlerinin sevaplarını ona kaptırmış olur.

Bu suçu işleyenlerin, hayatları boyunca, bir Ramazan-ı Şerif'te tutmuş oldukları tek oruç, hatta o orucu hakkıyla geçirmiş olduğu tek bir saat dahi varsa, o oruç sayesinde kurtulur.

Gıybet, bühtan,iftira gibi kul hakkına giren meseleler için, bu suçları işlemiş olanların tutmuş oldukları oruçların faziletleri kaybolup gitmez. Hak Teala, o davacılara, kendi hazinesinden vermek suretiyle onları razı eder. Bu sebeple,Ramazan-ı Şerif’in fazilet ve kutsiyeti ve bu ayda yapılan ibadetlerin ve özellikle orucun fazileti, diğer bütün ibadetlerden değerli ve makbuldür.

Oruç başka ameller gibi kendi defterimize yazılmıyor. Hak Teala orucu kendi hazinesinden saklar ve mükafat verir.

Peygamber Efendimiz tarafından bildirilen bu Hadis-i Kudsi'nin anlamına göre, Ramazan-ı Şerif'te gayet terbiyeli, saygılı ve temiz kalpli olarak, yaptıklarımızı ve söylediklerimizi sürekli tartarak hareket etmemiz gerekir.

Ve Hak Teala Hazretleri'ne,
“Ya Rabbi, bugünkü orucum ne olur ? Kabul edilmeye layık oruç tutmadığımı itiraf ederim. Ya Rabbi, bu gün yalnız aç ve susuz kalmaktan başka, orucun faziletini kazanacak bir halde bulunmadım. Ya Rabbi, affınıza sığınıyorum, orucumu kabul edin Ya Rabbi” diye dua etmeli ve yalvarmalıyız.

Hadis-i Şerif'te anlatılan gerçeğe rağmen, bu kıymetli günlerin faziletlerinden eksik kalan kimse tam olarak akılsız ve cahildir.

Ramazan-ı Şerif’in birinci gecesinde samimi niyet lazımdır.

Ve Ramazan-ı Şerif'in bitimine kadar, gerek aile bireyleri, gerekse Müslüman fakirler için ne kadar yardım yapacağını ve hayırlı işlerde bulunacağını hesaplayıp belirlemek gerekir.

Her iftar vaktinde, “Ya Rabbi bu günkü orucumun hali ne olacak ? Huzurunuzda kabul edilenlerden mi olacak yoksa geriye mi çevrilecek ?” demeliyiz.

Eğer bir gün dahi layıkıyla oruç tutulursa, o oruç, iman eden için Allah'ın huzurunda Hüsn-ü Şehadet'de bulunur, ve o iyi tanıklık kırk Allah dostunun tanıklığından üstündür.Ve o tanıklık üzerine o kimse mutluluğa erenler yani ehl-i saadete dahil olur.

Ramazan-ı Şerif’te bir mümin iki dirhem kadar fakir mümine verirse Cenab-ı Hak onu kabul eder.

Kabul olduğuna da yetmiş bin Melaike şahit olurlar.

Ramazan-ı Şerif'te cennet kapıları açılır. Demek ki Allah'ın af ve ikram hazinesinin kapıları açılır. O hazineden müminlere dağıtılan af ve merhamet sayesinde dünya ve ahiret mutluluğuna erişirler. Her an 700 bin merhamet ümmet için paylaştırılacaktır. Bu kutlu ayda yapılan hayırlı işler için verilen sevap ve mükafat fazla olacağı gibi kötülük ve günahların cezası da fazla olur.

Cenab-ı Hak hepimizi bu mübarek ayın Kıymet ve Kutsiyetini bilen ve adaba uyan ehl-i imandan eylesin.

Amin

Zatların diğer menkıblerini okumak için lütfen ismine tıklayınız.
Hz. Muhammed S.A.V.
Anahtar Kelimeler
ramazan-ı şerif ramazan ayı oruç ramazan