Yazı boyut :

HATM-İ HACEGAN’IN ASLI HAKKINDA AÇIKLAMA

Şeyh Emanullah-il Haydari ile Ahmed-üs Sakaleyn Hazretleri, her ikisi de aynı tarikat yoluna bağlı ve aynı makamda olduklarından çoğu zamanlar bir araya gelir, sohbet ederlerdi.

Bir gün sohbette iken, Cenab-ı Allah Hazretlerinden manevi bir ilham ve ses ile her ikisine hitaben, “Siz, Abdülhâlik Gucdüvâni’nin ziyaretine gidiniz” diye bir davet geldi. Evliyalara, Allah-u Teala’dan gelen bu manevi ses, Peygamberlere gelen vahiy derecesindedir.

Bu iki zat, hemen Allah’ın emrine uyarak, bir adım ile (tayyi mekan) Gucdüvâni Hazretleri’nin kabri şerifine vardılar. Orada bu zamanımızın ilim adamlarından, İsmail Mahzumi adında bir kimseyle karşılaştılar.

İsmail, hadis bilginlerinden olup, tarikat yolundan nasibi olmayan kimselerdendi. O günlerde de, tarikat yoluna karşı olanlardandı.

Sohbetleri sırasında, İsmail bu iki zata seslenerek, “Ey tarikat yoluna bağlı sizler, siz dinimize sonradan adetler getirmektesiniz. Dine sonradan getirilen heryol sapkınlıktır. Sapkınlığa düşenlerin gideceği yer de Cehennem’dir” dedi.

Şeyh Emanullah cevap buyurdu ki, “Yahu, dine her sonradan getirilen adet, nasıl sapkınlık olur? Minare yapmak, dergahları yapmak sapkınlık mıdır?”.

Bu şekilde Efendimiz’in zamanından sonra, İslam dünyasında gelişen 41 adet hayırlı adêti birer birer saydı. “Bunlar hakkında ne diyeceksiniz, bunlar da sapkınlık mıdır” diye sordu.

İsmail cevaben, “Sizin okuduğunuz Hatme Hacegan da dine sonradan eklenmiştir ve sapkınlıktır” deyince Emanullah Hazretleri, “Haşa, bizler yada tarikat yolunda olan kimseler, hadis-i şerif yahut ayet-i kerime ile gösterilmeyen hiçbir ibadet ve zikir ile meşgul olmayız. Tarikat yolunun kuralları, Kur’an-ı Kerim’in anlamı en açık ayetlerine bağlı olarak düzenlenmiştir.

Şimdi biz, buraya bir davetle geldik, siz azıcık dışarıda bekleyiniz” dedi.

İsmail, “Sizi kim davet etti?” diye sorup, “Bu makam ve yerin sahibi, Mevlana Abdülhâlik Gucdüvâni Hazretleri” cevabını işitince, “Bu sözünüzü kabul edemeyeceğim” diye cevap verdi.

O saatte Gucdüvâni Hazretleri’nin mübarek ruhu görünüp, Şeyh Emanullah ve Ahmed-üs Sakaleyn Hazretleri’nin, kendi daveti üzere geldiklerini bildirip, konuşmaya başladı.

İsmail bu sesi işitiyor, fakat ne söylediğini anlamıyordu. Hemde bu sesin kimin sesi olduğunu anlamak için sağa sola bakıyordu.

Şeyh Emanullah’da, “Ya İsmail, yorulma. Ne kadar dinlesenizde bu sözleri anlayamazsınız. Bu sözler, dünya hayatından ayrılan ruhların yurdu berzah alemine aittir. Bu sözler dünya kelamı gibi, duymakla anlaşılamaz”.

İsmail cevaben, “Bir ademoğlunun sözü, nasıl duyulurda, anlaşılamaz” diye hayret etti.

Allah-u Teala Hazretleri, kudsi hadiste buyuruyor ki, 'La yezalil abdi yetekarrebü ileyye bin nevafil' Yani Cenab-ı Hak bildiriyor, “Benim kulum bana yaklaşıp, emir buyurduğum farzlardan sonrada ibadetle meşgul olunca, o kulumu o ibadeti için severim. Öyle ki, o kulumun işitmesi benim işitmemden, görmesi benim görmemden ve kelamı benim kelamımdandır”.

Bu kutsi hadisin bildirdiği üzere, Cenab-ı Hakk’ın böyle pek çok sevgili kulları vardır. Bu derece sahibi Gucdüvâni Hazretleri’de, bu kutsi hadisin sırrına ve anlamına erişen büyük zatlardandır.

Bu sırrı ve gerçeği duyan İsmail’in kalbi bir derece uyandı. Ve ziyaretten dışarıya çıktı. O an Gucdüvâni Hazretleri, Emanullah ve arkadaşı Ahmed-üs Sakaleyn Hazretleri’ne işaret etdiler, “Sizler, önce İsmail Mahzumi’yi, Hak yoluna, doğru yola eriştiriniz. Tarikat yolumuzun faziletini ve hatme haceganımızın, ayet-i kerimeye ve hadis-i şerife nasıl uygun olduğunu, ilgili ayet ve hadis-i şerifeler üzerine bu vazifeleri yaptığımızı anlatınız da, ziyareti ondan sonra tamamlarsınız’ buyurdular.

Emanullah Hazretleri, İsmail’i alıp Gucduvani Hazretleri’nin mübarek dergahına girdi. Kıbleye dönerek oturup, Resulullah Hazretleri’nden, dua ile bu mesele için yardım istedi, “Ya Resulallah, yedi yaşıma gelip sorumlu olduğum günden beri, emriniz üzere hareket ettim. Ve sizin göstermediğiniz hiçbir davranışta bulunmadım. Şu anda bu İsmail, hangi konu üzerinden kurtuluşa ulaşabilir? Hangi konudan örnek vereyim ve Hatme Haceganımızın hangi kısmının anlamını ona bildireyim?”

O anda Resulullah Efendimizin ruhu şerifi, mescidi şereflendirdi. Ve ilk önce istifar edilmesinin, sebep ve anlamını bildirmelerini emir edip, buyurdular ki, “Ben, ümmetimin isyan eden ve günahkar kimseleri için istifar ederken 70 defa istifar ederdim. Güzel ahlaklı ve Allah’ın rızası yolundan giden kullarım için istifar ederken 25 defa istifar ederdim.

Tarikatınıza bağlı olanlar, Allah’ın rızası yolundan yürüyüp, kurtuluşa eren kimselerdir. Onlar, Ebubekir Sıddık’ın cemaatindendir. Tarikat ve zikir meclislerinde, onlar 25 defa istifar ederlerse sünnetime erişmiş olurlar” Bu Efendimiz’in bildirdiği sözü, Emanullah Hazretleri olduğu gibi İsmail’e aktardı.

İkinci olarak, rabıta-i şerifin anlam ve nedeninden bildirdi,“Rabıta, sadece bir aracıdır. Yani Cenab-ı Hakk’a ulaşmaya sebeptir. Esteizübillah, Vebteğu ileyhil vesilete - ayet-i kerimesiyle emrolunan bir aracıdır. Rabıta, büyük evliyaları kalben anmak ve zikir etmek demektir. Kalben ve lisanen büyük evliyaları anmak, Allah’ın merhametine ve ikramına ulaşmaya aracı olur”.

Üçüncü olarak Fatiha-i Şerif okumaktır, “Bunun anlam ve sebebiyse, Allah-u Teala, Kuran-ı Kerim de bildirir, Esteizübillah, Ve-inneke le'alâ ḣulukin 'azîm Ayet-i Kerimesinde bildirilen, Efendimiz’in güzel ahlakından (ahlak-ı muhammediye) 7 büyük, övülmüş ahlak vardır. Bu güzel ahlakları kazanmak, Allah’ın yardım ve ikramına bağlıdır. Cenab-ı Hakk’ın bu yardım ve ikramına sebep, Fatiha suresine devam etmek olduğu için, 7 kere fatiha okumak, hatmenin kurallarından olmuşdur. 2 tekrar ise Fatiha suresi iki defa indirildiği içindir. Hem Mekke-i Mükerreme’de, hem Medine-i Münevvere’de indirilirken, beraber gelen ilahi lutuf ve ikrama vesile olması için hem başlarken hem bitirirken okumak usulden oldu”.

Dördüncü, Salavat-ı Şerife‘dir, “Bunun sebep ve anlamı ve yüz defa okunması, bir Hadis-i Şerif de bildirilir ki, Men salli ğala matu merraten kitabullah-ül matu derecate – Sadaka Rasullullah. Anlamı, 'Her kim ki, bana yüz defa salavat-ı şerife verir, Cenab-ı Hak, ona 100 derece yazar. 30'unu dünyada, 70 derecesini ahirette verir. Bu derecelerden, dünyada erişilecek en ilerisi, en yüksek dereceli ümmet olan ümmet-i mutabaa içine, AHİD MİSAK gününde verdiği ahdine sadık olan ümmetin içine dahil olmaktır. Ahiret derecelerinden birincisi ise ölüm geldiğinde asla korku ve endişe görmeden ruhunu teslim etmektir. Salavat-ı şerife okumak, hadisi şerifin bildirdiği bu sebepler üzere, hatme haceganın kurallarından oldu”.

Nitekim Resulullah Efendimiz buyurmuşdur , “Siz, Allah-u Teala Hazretleri’nden bir şey dilediğiniz vakit, öncesinde ve sonrasında bana Salavat-ı Şerif'e getiriniz. Cenab-ı Hak, iki salavatı şerife arasında edilen niyeti kabul eder”.

Beşinci olarak, Elemneşrahleke süresini 79 defa okumaktır. Bunun anlam ve sebebi için, bir Hadis-i Şerif de bildirilir ki, ‘İmanın 79 derecesi vardır. Bu derecelerin tümü, ahlakı olgunluğa erişen müminde bulunur. İman ve ahlakın olgunlaşması ise Elemneşrahleke suresi okumakla mümkün olduğundan, bu büyük sureyi okumak hatmenin kurallarından olmuştur”.

Altıncı, İhlas-ı Şerif'i bin kere okumaktır. Bu dahi Hadis-i şerif'e bağlı olarak okunmaktadır. Bir Hadis-i Şerif bildirir ki, Bin defa ihlas-ı şerif okuyan kimse, kendi nefsini satın almışdır ve Allah-u Teala o kimseye iki kurtuluş yazar, Biri cehennem ateşinden kurtuluş, Biri de münafık olmaktan kurtuluştur”. Bu şekilde, Şeyh Emanullah Hazretleri, İsmail’e Hatme Haceganın, bütün anlamını ve nasıl ayet ile hadislerden temel aldığını açıkladı.

O anda, bütün peygamberlerin mübarek ruhları, yanlarına geldiler. O sırada İsmail’in üzerine bir hal geldi ve kendinden geçti. Enbiyaların ruhlarını görüp algılayamadıysa da, kelamlarını anlıyordu.

Bütün ruhlar bildirdiler ki, “Hatme hacegan, bizim meclisimizde hazırlandı. Ve hepimizin ortak kararı ile düzenlendi. Bizden hatıra olarak, tarikat yoluna (Tarikat-ı Aliyye’ye) bağlı olanlara, kıyamete kadar devam eden bir mübarek vazifedir. Bunu inkar etmek, bizleri inkar etmek demektir” dediler.

O anda İsmail’in kalbine, Cenab-ı Hakk’ın lutfuyla imanın nuru erişti ve dünyaya ait ilimlerden (ulum-u zahiriye) nefsini temizleyip, Şeyh Emanullah Hazretleri’ne tam anlamıyla teslim oldu. Eşinden, ailesinden vazgeçip zahidlerden yani nefsin isteklerinden vazgeçenlerden oldu. Kendileri, bu günlerde Şeyh Emanullah Hazretleri’ne bağlıdır ve daima şerefli hizmetine devam ediyorlar.

Zatların diğer menkıblerini okumak için lütfen ismine tıklayınız.
Abdülhâlik Gucdüvânî K.S.
Anahtar Kelimeler
hatme-i şerif hatm-i hacegan hatme