Yazı boyut :

HAZRET-EL ÜSTAZ KADDESALLAHU ALÂ VE AZİZ HAZRETLERİ BUYURUYORLAR


Bu akşam söyleyeceğimiz mucizeleri iyice dinlemek, vacip, zorunludur. Bir Nebi ve Mürsel ümmetlerine nasıl Hak yolu gösterecekse, bildireceğim bu mucizeler sayesinde aynı hizmet, aynı kurtuluş ortaya çıkacaktır. 

Bildirilenleri dinlemek, üç şekilde olur,

Birincisi, sadece dinlemektir.

İkincisi, dinlemek ve dinlediğini uygulamak,

Üçüncüsü de bunlara ilave olarak, yarar sağlamaktır.

En önce, bütün varlık âleminin, kendisi ile övünmüş olduğu, övündüğü ve övüneceği, Fahr-i Âlem SAV Efendimizin huzurunda tarikatî istikâmet üzere, yani dosdoğru, dürüstçe Hak yol üzere olacağız diye söz verdik. Cemaat ve köy halkı olarak mütehaddir yani namuslu, örtünen cemaat olmak üzere sözler verdik.

Fahr-i Âlem Efendimizin emirlerini uygularken ne kadar zahmet çeksek ne kadar zorlukla karşılaşsak da bu emirleri yine de uygulayacağız. Söz verdik. Halbuki, doğrusu şudur ki, bana ya da size sohbet yapmamak için mazeret, bahane yoktur.

Cenab-ı Hakk’ın, Âlem-i Lahût yani İlahi Âlem’de Meşâyihi Nakşibendi yani Nakşi Şeyhlerine bağışlamış olduklarını bildireceğim. Bizim Büyük Şeyh, Hacı Muhammed Efendi,

Silsile-i Nakşibendiyye’nin imamlarından oldu. Bu şükredeceğimiz bir meseledir. Nakşibendi imamları ile olmayanları arasından ne kadar derece, makam farkı vardır denilirse, kırk derece fark vardır. Bizler, Fahr-i Âlem Efendimizin emirlerini tutmaya söz verdik.

Büyük Şeyhler şu konuda anlaşmış, fikirleri ortaktır, şer’î mazeret yani şeriatça geçerli bir özrü olmadan bir hareket yapılırsa, ola ki dersler bir gün bile terk edilirse, Tarikat-i Nakşibendiye’den kovulacakları, uzaklaştırılacakları muhakkaktır. Nakşibendi Şeyhleri arasında yapılacak her iş, görev için edep gerekir.


Fahr-i Âlem Efendimiz, huzurunda bulunanlara,

“Eddebenî Rabbî, fe-ahsene te'dîbî! - Beni Rabbim terbiye etti, edeblendirdi ve ne de güzel terbiye etti” buyurmuştur. 

Sizler de Büyük Şeyh Ebû Muhammed-ül Medenî Efendi ya da diğer Şeyhleri ziyaret edecek olursanız, şu adaba uyarsınız,


Önce gusül abdesti alır,

İki rekât namaz kılar,

3 Kelime-i Şehadet,

100 İstiğfar,

1 Fatiha-i Şerife,

1 Amenerrasulü,

7 Elemneşrahleke,

11 İhlas-ı Şerif,

Muavvizeteyn okur ve evindeyken, bunları ziyaret edeceği Şeyh ve diğerlerinin ruhlarına hediye eder. Ziyaret edeceği Şeyhin, hay yani sağ, diri olduğuna itikat ederek, inanarak evinden çıkar ve yolda giderken kimse ile dünya işleri konuşmaz. Sonra konuşur, görüşürüz diye yoluna devam eder. Şeyhin kabrine varınca, kabirden iki arşın (136 cm) kadar geride durur. Evinde okumuş olduklarını, burada tekrar okur. Şeyh ve ziyaret ettiği diğer Şeyhlerin ruhlarına hediye eder.

Onların aracılığıyla, Cenab-ı Hak’tan,

İstikamet, Allahü Teâlâ’nın beğendiği, doğru yolda bulunmayı,

Tevfik, Cenâb-ı Hakk’ın kuluna yardım etmesini,

Takvâ, Allahü Teâlâ’dan korkarak, haramlardan sakınmayı,

Teslim, Kendini Allah'ın takdirine, uygun gördüğüne bırakmayı ve

Tefviz, Bir işi sebeplere yapıştıktan sonra Allahü Teâlâ’ya havale etmeyi ister.


Kut-u lâyemut yani ölmeyecek kadar gıda isteyecek, tarikat sınırı dışında kalan bir şeyi asla istemeyecek. Ola ki isterse, istediğinin tersi gerçekleşir. Hayatta olan Şeyhi, yine aynı şekilde bu adabı yaparak ziyaret eder ve yanında bir saatten fazla kesinlikle oturmaz.

Eğer bir kimse, tarikat dairesine girip sonra onun sınırlarını aşmaya kalkar ya da tecavüz ederse, o kimsenin virt ya da zikir çekmeye ihtiyacı yoktur, lüzum kalmaz. Böyle kimseler, şimdiye kadar tarikat ehliydim diye söz söyleyemez, dava da bulunamaz.


1321

Son.


Anahtar Kelimeler
ziyaret adab edeb usul